18 Aralık 2010 Cumartesi

"Şu benim milliyetçilik..."

Ha düzelir ha düzelir diye bekleyerek yıllar geçti.

Hele bu son iki ay canımıza cila verdi.
Söze başlıyorsuz,elektirik kesiliyor...
Çayınıza şeker atıyorsunuz,elektirik kesiliyor...
Sabunlusunuz,elektirik kesiliyor...
Çorbaya kaşık,elektirik kesiliyor...
Abdest alıyorsunuz...Zırt,elektirik... Çamaşırlar bekliyor...
Balıkları,sebzeleri attık Buzdolabımız tertemiz...
Telvizyonu izleyemiyoruz...
Başbakan bu gün ne yaptı..?
Bakanlar yüzme biliyor mu..?
Meclis başkanı gölü yürüyerek mi geçtii..?
Hani "Ödediğimiz her kuruş vergi,
YOL ,SU,ELEKTİRİK olarak geri dönecek"ti... Her tarafımız "SU" oldu... YILLARDIR...
Yol ve elektrik bekliyoruz...(21.YY.)
Edison 17. Asır da icadetti...
Biz hala kullanmasını öğrenemedik.
Sezon sonunda
Elektrik şirketi birkaç görevli gönderdi....
"Elektirik çalıp çalmadığımızı"kontrol ettiriyor...
Hani ganigani(doyasıya)elektirik verdi de...,
kim ne kadar çalıyor diye kontrol de...
Hani İncilli Çavuşa sormuşlar"Nerden bilirsin..."Diye
"Kendimden bilirim..."Demiş ***** Lokantacılar Dernek Başkanımız Hüseyin Çakmak
Bir sohbet sırasında sıraladığım tenkitler üzerine
"Pekii abii milliyetçiliğin nerde kaldı..?"Diye bir soru yöneltti...
Cevaplayamadım.Yeri değil di.Geçte olsa şimdi cevaplıyorum.
***** Vaktiyle Erikli de Bulgar Vatandaşı,her işimize koşan bir genç vardı.Yine elektrikler zırt,pırt kesiliyordu...
Bu nedenle Çin Malı Şarjlı lambalar, el fenerleri,jenaratörler,
gaz lambaları,manyotolu el fenerleri revaçtaydı...Bugün de
elimizden düşmüyor...Bu gidişle daha çook şeyler satacaklar bize çook...
Şırak elektirikler kesildi...Hepimiz bildiğimiz tüm duaları
elektirik kurumu ve kurumda çalışanların ebebeyinlerini de ihmal etmeyip,dahil etmek üzere seslendirirken...
Bulgar Çocuk(Yordanow)sözümüzü kesti.
"Abey...Kusura bakma bi şey soleycem..."
Diktik kulaklarımızı"Elektrik Sorununa"çözüm bulacak sandık...
"Söyle bakalım." Dedik.
"Abey kusura bakma.Sıız milliyetçısınız...Benım mıllıyed taa bellı dııl...
Ama Bulgar da bole dııl ep kesılacak, bı dafa kesılacak...
Oranın hanı var ya mudur,mudur...Başmudur....Bı taa yok mudur(!) Yıkaacak bulaşik..."
İşte orada kaldı benim milliyetçilik.

(Koray Banguoglu)

4 Aralık 2010 Cumartesi

3 Aralık 2010 Cuma

Erikli / Saros






Alınan yıkım kararına rağmen Saros Körfezi Erikli'de isteyen istediği yere
son sürat inşaat yapmaya devam ediyor...Hem de karanlıkta...Bu işin sorumlusu yok mu..?
Bu tür davranışlara cesaret gösteren,cesaret veren,görmezden gelen kafa nasıl bir kafadır..?
Yukarıdaki görüntüler bir-kaç saat öncesine kadar yoktu...

4 Kasım 2010 Perşembe

22 Ekim 2010 Cuma

‘kızıl çamur’



Trakya’nın ‘kızıl çamur’una dikkat!

LÜLEBURGAZ TEMA Vakfı’ndan Hakan Dedeoğlu, Macaristan’daki kimyasal atık kirlenmesi ‘kızıl çamur’ olayından yola çıkarak Trakya-Ergene’ye dikkat çekiyor:

Trakya’daki çarpık sanayileşmenin getirdiği risk ve tehditleri akla getiriyor. Fabrikaların çevre standartlarına uygun olarak hareket ettiğini söylemek güç. Dolayısıyla her an benzer felaketlerin yaşanmasında hem risk, hem de tehditten söz etmek zorundayız.
Trakya’nın ortasından geçmekte olan Ergene Nehri’nde yaşananlar, Macaristan’da yaşanan felaketten daha az zararlı mıdır sorusu bu noktada önemlidir. Saray, Çerkezköy, Çorlu, Muratlı ve Lüleburgaz civarında ortalama 1500 fabrika, her gün ortalama 5 milyon metreküp içilebilir nitelikteki suyu yeraltından çekmekte, sonrasında da kirletilmiş suyu Ergene Havzası’na bırakmakta, aynı zamanda Meriç’e de karışmaktadır. Son noktada da Saroz Körfezi’ne ulaşmaktadır.

Aradaki tek fark Macaristan’da nehir suları kızıl akarken, Ergene’nin geçtiği bölgenin hangi tür fabrikaya yakın olduğuna göre değişen renklerde akmasıdır. Ergene’ye bırakılan kirletilmiş suyun miktarı Macaristan’da haber niteliği taşıyan kirlenmeye sebep veren atıksu miktarının 4 katından fazladır.

Peki hiç Ergene’nin yaratacağı tehlikeyi düşünebiliyor musunuz?

2 Ekim 2010 Cumartesi

21 Eylül 2010 Salı

*



ERİKLİ / TURKEY / 2010





*


"Kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle."
Bir süre sonra
Bir eli tutmakla bir ruhu zincirlemek arasındaki
ince farkı öğrenirsin..
Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak
...anlamına gelmediğini öğrenirsin..
Ve öpücüklerin sözleşme,
ve hediyelerin de vaad olmadığını ögrenmeye
başlarsın..
Ve yenilgileri,
basın dik ve gozlerin acık kaşılamaya başlarsın..
Bir cocugun uzuntusuyle degil, bir yetiskinin
zerafeti ile,
ve herseyi bugunü düşünerek yapmayı da oğrenirsin..
Çünkü yarın ile ilgili herşey belirsizdir..
Bir süre sonra
Guneş ışığının yakıcı oldugunu oöğrenirsin,
Eğer fazla maruz kalırsan..
Bu yuzden;
Baska birisinin sana cicek getirmesini beklemeden
Kendi bahçeni yarat ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve goreceksin ki dayanıklısın
Ve kuvvetlisin..
Ve değerlisin...

8 Ağustos 2010 Pazar